Çalışma hayatına ilişkin düzenlemelerde...
Ülkesel çapta büyüme ve gelişmenin önemli olduğunu bilmenin ya da çeşitli platformlarda dile getirmenin yanı sıra büyüme ve gelişmeye dengeli, orantılı, istikrarlı, eşitlikçi, adil, kapsayıcı ve kuşatıcı bir form kazandırılmasının önem arz ettiği bir dönem içerisine girmiş bulunmaktayız. Ekonomik faktörlerle büyüme standartları yakalamak, hedeflenen üretim istatistikleri veya ihracat rakamlarına ulaşmak elbette önemli ve fakat yeterli değildir. İstatistikî veya genel manada niceliksel artışlarla sağlanan büyümenin kalıcılık ve kapsayıcılık kazanabilmesi için niteliksel bir gelişme ile desteklenmesi ve bu gelişmenin de tüm sosyal hayata yayılmasının sağlanması gerekmektedir. Taşeron kapsamında çalışmakta olan işçilerin yapılan düzenlemeyle sürekli işçi statüsünde kadroya dahil edilmelerini büyük bir sevinçle öğrenmiş olsak da düzenlemede kapsam dışı bırakılan KİT çalışanları ile hizmet alım ihaleleri dışındaki ihaleler ile istihdam edilen işçi kardeşlerimiz kadro düzenlemesinin aksak ayağını teşkil etmektedirler. Bu adalet duygumuzu incitici ve vicdanlarımızı rahatsız edici hususu evvelce de dile getirmiştik. Sonuç alana kadar üzerinde çalışmaya devam edeceğiz. Aynı düzenlemeye ilişkin bir başka husus ise kadro düzenlemesi sürecinde Devlet Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yapmış olduğu açıklamada taşeron şirketlere yapılan ödemelerin söz konusu düzenleme ile işçilere ücret ödemesi şeklinde yansıtılması gündeme gelmiş ancak hali hazırda henüz bir gelişme yaşanmamıştır. Yine söz konusu düzenleme ile kadro statüsüne taşınan işçiler için süresi en son sona erecek toplu sözleşme hükümlerinin yürürlük kazanması ile bir takım sosyal ve mali haklar zedelenmiştir. Zedelenen bu haklara örnek verecek olursak öncelikle sendika özgürlüğüne getirilen halel önümüze çıkmaktadır. Şöyle ki işçiler için yürürlüğü söz konusu olan toplu sözleşme herhangi bir taraf sendika söz konusu olmaksızın devlet tasarrufu ile teşmil edilmiş oldu. Böylece hem bireysel hem de kolektif manada sendika özgürlüğü ihlal edilmiş oldu. Zedelenen bir diğer hak ise ücret zamlarına ilişkin olarak toplu iş sözleşmesinde hükme bağlanmış olan %4+4’lük zamlardır. Bu oranların henüz sene sonu gelmemiş olmasına rağmen yayınlanan aylık enflasyon istatistiklere baktığımızda (Ağustos ayı TÜFE %17.90) sene sonunda hayli yüksek çıkacağı gibi bir beklenti oluşturması kaçınılmaz bir hal aldı. Reel piyasalarda bu oranların da üzerinde bir hayat pahalılığı ile karşılaşan işçiler için söz konusu ücret zamlarının makul karşılanamayacağı aşikâr olmuştur. Enflasyon oranları karşısında bahsi geçen işçiler için ücret zam oranlarında ıslah ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Sosyal adalete yara veren bir diğer husus ise 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmeleri Kanunu’nun 39. Maddesi 4. fıkrasında sevk olunan düzenlemeyle sözleşme görüşmeleri başladığında taraf sendikaya üye olmayan işçilerin dayanışma aidatı ile sözleşme hükümlerinden yararlanması hükme bağlanmış lakin sözleşme görüşmelerinde geçen süreye tekabül eden geriye dönük olarak yararlanmaları hususu atlanmakta olup, işçilerin sözleşme görüşmeleri başlarken yani bir önceki toplu iş sözleşmesinin bitimine 120 gün kala görüşmelere taraf sendikaya üyelik geçişlerini mali hak kaybı olmaması adına bir zorunluluk gibi görünmekte ve işçilerin bireysel sendika özgürlüklerine gölge düşürmekle beraber örtülü olarak 6356 sayılı kanunda çelişki meydana getirmektedir. Son olarak işçi ve memur ayrımının adaleti ve vicdanı yaralayan farklılıklarından bahsedecek olursak; sendika aidatları başta olmak üzere sendikal hak ve özgürlüklerde memurlara nazaran oldukça zayıf kalan işçi kesim için iyileştirmeler yapmak bir zaruret halini almıştır. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun devlet işleyişinde ortaya çıkardığı aksaklıkların giderilmesi amacıyla değiştirilmesi gündeme alınmıştı. Ancak gözden kaçırılmaması gereken önemli bir konu ise 657 sayılı kanunun sirayet ettiği başta 6356 sayılı kanun olmak üzere ilgili mevzuatın da değiştirilmesidir. Zira yalnızca Devlet Memurları Kanununun değişikliği sistemde arzulanan ıslah için noksan kalacaktır. Sosyal adalet ile bağdaşmayan her büyüme modelinin kalıcılık kazanamayacağı, Türkiye dinamiklerini harekete geçirebilecek kabiliyeti haiz olamayacağı kanaatini taşıdığımızdan ve sosyal adaletin çalışma hayatındaki uzantıları ile iştigal etmekte olduğumuzdan mütevellit, çalışma koşullarındaki adalet, denge ve eşitlikçi yaklaşımlardan uzak uygulamaların düzeltilmesi ve iyileştirilmesi gayreti ve beklentisi içindeyiz. Bir sendikal kuruluş olarak faaliyet gösterdiğimiz alan münasebeti ile sosyal adaletteki gelişmeyi yakinen takip etmek pozisyonunda bulunmaktayız. Sosyal adaletteki gelişmeyi zedeleyen olguları sizlerle paylaşmak ihtiyacı hâsıl olduğundan işbu metni kaleme alarak siz değerli vekilimiz ile halk egemenliğinin tecelligâhı Gazi Meclisin aziz kürsüsünde çıkarılacak gür sadâ ile yankı bulacağını umuyoruz. Saygılarımızla
DİĞER VİDEOLAR
-
1 MAYIS'TA 29 İŞÇİYİ UNUTMADIK!
02 Mayıs 2024, 11:06 -
Enerji İş Sendikası Akit TV'de!
01 Mayıs 2024, 19:26 -
Sendika Genel Başkanımız Mahmud ALTUNSOY TVNET Canlı Yayınına Konuk Oldu
01 Mayıs 2024, 18:22 -
1 Mayıs İşçi Bayramı Mı? | Sendika Genel Başkanımız Mahmud Altunsoy Akit TV'de!
01 Mayıs 2024, 17:46 -
1 Mayıs 2024 - Emek ve Dayanışma Günü'nde Hayatını Kaybeden İşçileri Andık
01 Mayıs 2024, 16:42 -
Emekçinin Bayramı Kutlu Olsun
16 Mayıs 2023, 12:38 -
On Binlerce Emekçinin Çözüm Ortağı Enerji İş Sendikası 10. Yaşında
19 Nisan 2023, 20:37 -
Mahmud Altunsoy Ülke Tv'de
13 Aralık 2022, 13:50 -
Mücadelemizde yılmadık, KİT'leri yalnız bırakmadık.
06 Eylül 2022, 14:53 -
Enerji İşçileri Sendikası 3. Olağan...
16 Ağustos 2022, 18:00